Neden kadına vurmak hoş karşılanmıyor da kadınlar erkeklerine vuruyor?
31 Ekim 2021'de yazılan makale
Nasıl?
Aile içi şiddet, ister erkek tarafından kadına, ister kadın tarafından erkeğe karşı uygulansın, kabul edilemez bir davranıştır. Ancak toplumda kadına vurmanın hoş karşılanmadığı fikrinin güçlü kültürel, sosyal ve tarihi temelleri var.
Argüman:
Toplum uzun zamandır kadın ve erkek arasındaki güç eşitsizlikleriyle damgasını vuruyor ve kadınlar daha zayıf ve savunmasız görülüyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda çok ilerleme kaydedilmesine rağmen bu algı hâlâ kolektif zihinde varlığını sürdürüyor. Dolayısıyla bir kadına vurmak, savunmasız bir kişiye yönelik bir şiddet eylemi olarak görülüyor ve bu da ortaya çıkan toplumsal onaylamamayı açıklıyor.
Ayrıca medya ve bilinçlendirme kampanyaları kadına yönelik şiddetin kınanmasında önemli rol oynayarak kadına yönelik şiddete ilişkin olumsuz algının pekişmesine katkıda bulunmuştur.
Öte yandan kadınların erkeğe uyguladığı aile içi şiddetin de endişe verici ve kabul edilemez olduğunu vurgulamakta fayda var. Ancak bu gerçek, çeşitli sosyal ve kültürel faktörler nedeniyle sıklıkla küçümsenmekte veya göz ardı edilmektedir.
Pourquoi?
Kadına yönelik şiddete yönelik hoşnutsuzluğun kökleri, kadın hakları için verilen mücadelelerin ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin kınanmasının uzun bir geçmişine dayanmaktadır. Bunun nedeni aşağıdaki nedenlerden kaynaklanmaktadır:
Cevabınızı detaylandırın ve tartışın:
- Cinsiyete dayalı şiddet: İstatistikler, romantik ilişkilerde kadına yönelik şiddetin erkeğe yönelik şiddetten daha yaygın ve daha ciddi olduğunu gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün 2013 yılında yaptığı bir araştırmaya göre, dünya çapında kadınların %35'i yaşamları boyunca birlikte olduğu partnerden fiziksel ve/veya cinsel şiddete ya da başka bir kişiden cinsel şiddete maruz kalıyor. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin yaygınlığında görülen bu asimetri, kadına yönelik şiddete ilişkin olumsuz algıyı güçlendiriyor.
- Sağlık etkileri: Kadına yönelik şiddetin fiziksel ve zihinsel sağlıkları üzerinde derin sonuçları vardır. Aile içi şiddete maruz kalan kadınların fiziksel travma, ruhsal bozukluklar ve madde kullanımı gibi riskli davranışlar gibi sağlık sorunları yaşama olasılıkları daha yüksektir. Bu zararlı etkiler kadına yönelik şiddetin damgalanmasını güçlendirmektedir.
- Sosyal normların rolü: Toplumsal normların şiddet algısı üzerinde önemli bir etkisi vardır. Pek çok toplumda erkeğin güçlü olması, koruyucu olması ve zayıflık göstermemesi beklenir. Öte yandan kadınlar genellikle kırılganlık ve kırılganlık özellikleriyle ilişkilendirilir. Bu nedenle, bir erkeğin bir kadına vurması, bu sosyal normların ihlali olarak kabul edilir ve bu da, bu eylemle ilgili sosyal onaylamamayı açıklar.
Quand?
Kadına yönelik şiddetin damgalanması yeni bir trend değil, daha ziyade uzun bir farkındalık yaratma ve kadın hakları mücadelesi sürecinin sonucudur. Feminist hareketler ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti kınayan seslerin giderek artması, yıllar içinde bu toplumsal onaylamamanın güçlenmesine yardımcı oldu. Ancak bu sorunun toplumumuzdan tamamen silinmesi için çok daha fazlasının yapılması gerekiyor.
Örnek:
Kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir adım, kadınların her türlü şiddete karşı korunmasına yönelik özel yasaların oluşturulmasıdır. Örneğin Fransa'da 9 Temmuz 2010 tarihli yasa, cinsel tacizi suç sayıyor ve mağdurlar için koruyucu önlemler sağlıyor.
Où?
Kadına yönelik şiddetin damgalanması ve bu şiddetle ilişkilendirilen toplumsal damgalama dünya çapında birçok toplumda mevcuttur. Ancak bu konudaki baskının ve farkındalığın derecesi kültürler ve bağlamlar arasında farklılık gösterebilir.
Örnek:
Bazı ülkelerde kadına yönelik şiddet geniş çapta tolere ediliyor, hatta ataerkil normlar tarafından meşrulaştırılıyor. Bu durum, bu şiddet biçimleriyle mücadeleyi zorlaştırabilir ve bunların ciddiyetine ilişkin farkındalığı geciktirebilir.
Kim?
Kadına yönelik şiddetin damgalanması ve bu eylemle ilişkilendirilen toplumsal onaylamama, aşağıdakiler gibi çeşitli aktörlerin katılımını içermektedir:
- Medya: Medya bilinçlendirme kampanyaları, mağdurların hikayelerini öne çıkararak ve halkı bu tür davranışların sonuçları hakkında bilgilendirerek, kadına yönelik şiddetin toplumsal olarak onaylanmamasını güçlendirmeye yardımcı olur.
- Feminist hareketler: Feminist hareketler, kitleleri harekete geçirerek, kadın haklarını savunarak ve toplumda zihniyet değişimini teşvik ederek kadına yönelik şiddetle mücadelede hayati bir rol oynuyor.